Nasrettin Hoca Fıkraları

Nasrettin Hoca Fıkraları

Nasrettin Hoca'nın Yaşı ;


Nasrettin Hoca’ nın yakın arkadaşı Hocanın yaşını merak eder ve sorar:
– Hocam kaç yaşındasın? Nasrettin Hoca cevap verir :
– 45 yaşındayım. Aradan uzun yıllar geçer sorar arkadaşını yine sorar:
– Hocam kaç yaşına geldin?
– 45 yaşındayım der yine hoca. Arkadaşı şaşırır ve sorar:
– Hocam bu nasıl olur? Yıllar önce de 45 yaşındayım demiştin.
– Eee erkek adam sözünden döner mi hiç?


Dünyanın Merkezi ;


Nasrettin hoca ya sormuşlar,
– Hocam dünyanın merkezi neresidir? Hoca bulunduğu yeri göstererek:
– İş te tam da burası dünyanın merkezidir. Soruyu soranlar şaşırmış:
– Aman hocam bu nasıl olur? Hoca cevabı yapıştırır:
– İnanmıyorsan git ölç.

Baklava Fıkrası ;


Nasrettin Hoca akşam üzeri evine doğru ilerliyormuş. Densizin biri gelip hocaya:
– Hocam biraz önce gördüm, adamın biri büyük bir tepsi baklava götürüyordu. Hocam cevap vermiş:
– Bana ne bundan.
– İyi de hocam adam baklavalarla sizin eve doğru gidiyordu.
– O zaman “sana ne” bundan?

Nasrettin Hoca bir gün bir dereden geçiyormuş, bir taştan diğer bir taşa atlarken kayıp suya düşüvermiş
- İhtiyarlıktan oluyor böyle şeyler, diye söylenivermiş. Çevresine bakınınca kimseyi görememiş
- Gençliğinde de bir şey değildin ya, demiş.

Yorgan Gitti Kavga Bitti ;


- Nasrettin Hoca akşam uyurken dışarıdan sesler gelmiş, Hoca karısına seslenmiş:
- Hanım kalk dışarıdan sesler geliyor. Hanımı
- Kedidir kedi, deyip yatmış.
Nasrettin Hoca dayanamayıp dışarı çıkmış, bakmış ki iki adam kavga ediyor. Kavgayı ayırmaya kalkmış, ikisini ayıracakken arkadan biri Nasrettin Hocanın yorganını aldığı gibi kaçmış. Nasrettin hoca eve girince karısı sormuş:
- Bey ne oldu?
- Ne olacak hanım, yorgan gitti kavga bitti


Hoca Ve Heybesi ;



Hoca bir gün pazara gitmiş. Aldığı şeyleri heybesine doldurmuş, omuzuna vurmuş, eşeğine binmiş, evin yolunu tutmuş gidiyormuş. Yolda birisi:
- Efendi! Efendi! Niye heybeyi eşeğin semerine koyup da rahat rahat gitmiyorsun? deyince Hoca şu cevabı vermiş:
- Hem hayvan bizi taşısın, hem de fazla olarak sırtına bir de heybeyi mi yükleyelim!...


Şakadan Hiç Hoşlanmam ;


Nasrettin hoca pazarda dalgın yürüyormuş. Etrafındaki esnafları seyrediyor. Bu sırada ensesine bir tokat geliyor. Hoca tökezlemiş bir kaç adım sendelemiş neyse toparlanıp sinirli bir şekilde arkasını dönmüş.

Bir bakmış ki hocanın 2 katı hayvan gibi bir adam. Hoca durmuş bir yutkunmuş önce, sonra:
- Bana sen mi vurdun? Demiş adama. Adam:
- Ben vurdum lan ne olacak? Demiş. Hoca:
- Şakadan mı vurdun ciddiden mi? Demiş. Adam:
- Ciddi vurdum napacaksın? Hoca:
- Aman aman öyle olsun... Çünkü şakadan hiç hoşlanmam da



Hoca bir gün dağdan odun getirirken, eşeğinin ayağı kayar. Eşek uçuruma yuvarlanır gider.
Hoca, yukarıdan paramparça olan eşeğine bakar ve sonra der ki:
- Bizim eşek uçmasını öğrenmiş ama, daha konmasını öğrenememiş.




Nasrettin Hocanın mahallesindeki çocuklar, sokak ortasında oyun oynuyorlarmış. 

Çocukların oyunu Hocanın da çok hoşuna gitmiş. Eşeğini durdurarak onları seyretmeye başlamış. Bu arada yaramaz çocuklardan birisi Hocanın yanına gelerek, şaka olsun diye vurmuş, Hocanın başındaki kavuğu yere düşürmüş. Çocuklar koşuşmuşlar. Kavuk elden ele dolaşmaya başlamış. Hoca, çocuklara: "Etmeyin çocuklar. Kavukla oynamayın! Ayıptır, yazıktır." demişse de Hocanın sözlerini dinleyen olmamış. Hoca, çocukların söz dinlemediğini görünce, çekip gitmiş. Başı açık olarak eve gelince karısı sormuş.

- Hayrola Hoca Efendi! Kavuğun nerede? Hoca:

- Nerede olacak hatun? Bu gün çocukluğu tuttu. Mahallede çocuklarla oynuyor! demiş.



Hoca, eşeğini satmaya karar vermiş.
- Gel uzun kulaklım, diyerek eşeği ahırdan çekmiş. Arkasına atladığı gibi pazarın yolunu tutmuş. Hava yağmurlu olduğu için yollar çamurluymuş. "Eşeğimin kuyruğu çamurlanmasın; daha erkenden müşteri bulayım," diye düşünerek eşeğin kuyruğunu kesip heybeye koymuş. Pazara varınca:

- Satılık eşek! Satılık eşek! diye bağırmaya başlamış. Çok geçmeden birisi müşteri olmuş. Adam, eşeğin sağına soluna bakarken, kuyruksuz olduğunu görmüş. 

- Ben, kuyruksuz eşeği ne yapayım? diyerek pazarlıktan vazgeçmek istemiş. 
Hoca bakmış müşteri elden gidecek:

- Kuyruk yabanda değil arkadaş, demiş. Heybeden, eşeğin kuyruğunu çıkararak:

- İşte kuyruk! diye bağırmış.

Bulmak Zevkli ;


Hoca yine bir gün merkebi(eşeği)ni kaybetmiş, çarşıda bağıra bağıra:

- Benim merkebimi kim bulursa, yularıyla, semeriyle müjde olarak ona vereceğim, diyerek herkese bildirmiş.

Birisi:

- "Hoca, merkebi semeriyle, yularıyla bulana tekrar verdikten sonra, ha kaybetmişsin, ha kaybetmemişsin bir şey fark eder mi? Bundan sen ne kazanmış olacaksın!" Diye sormuş.

Hoca gülerek:

- İyi amma, ya bulmak zevkini o kadar önemsiz mi zannediyorsun...





Kadılık yaptığı sırada Nasrettin Hoca'ya bir adam gelip başından geçen bir olayı anlatmış. Giderken sormuş:

- "Haklı değil miyim hocam?" Hoca:

- "Haklısın" demiş. Biraz sonra başka biri gelmiş aynı olayı kendi yorumuna göre anlatmış. Sonra sormuş:

- "Haklı değil miyim hocam?" Hoca:

- "Haklısın" demiş. Adam gittikten sonra hanımı içerden seslenmiş: Efendi ikisine de haklısın dedin, birisi haksız olmalı değil mi? dediğinde; Hoca:

- "Sen de haklısın hanım" ,demiş. :))))


BÖYLE OLMALI ;


Hoca kıyı boyunca uzun bir yolculuk yapmaktadır. Fakat gel gör ki bu sıcak havada suyu da bitince susuzluktan dudakları bile kurumuştur. Ne kadar kendini sıksa da susuzluğa dayanamaz ve biraz olsun belki susuzluğumu dindirir diye deniz suyundan içmeye karar verir. Ama nerede! Susuzluğunu dindirmesi bir yana Hoca tuzlu suyu içince içi bir kat daha yanar. Yola bir miktar devam edince bir tatlı su birikintisine rast gelir ve kana kana içer. Sonrada kavuğunu çıkararak içine su doldurur ve kendinden emin adımlarla denizin kıyısına gelir ve kavuğundakini denize doğru savurarak:

- "Bırak kabarmayı, dalgalanıp köpürmeyi su dediğin böyle olur."


About Emirhan Adıgüzel

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.
    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum :

Yorum Gönder