Komik Fıkralar

Komik Fıkralar


Bir Anadol

Bir gün biri Anadol marka arabasıyla yolda gidiyormuş ama birden arabası bozulmuş. Yoldan tam o sırada çok güzel bir Ferrari geçiyormuş. Neyse adam durdurmuş arabayı, anlatmış olayı. Ferrarinin sahibi demiş ki
- Seni şehire kadar çekerim, ama dikkat et hızlı gidebilirim, eğer hızlı gidersem beni uyarmak için selektör yap ben anlar yavaşlarım.

Ferrarinin sahibi sürmüş arabayı birden yolda kendini kaptırıp bir Porche ile yarışmaya başlamış Tabi arkada Anadol selektör yapa yapa gidiyorlarmış tam o sırada üstlerinden bir polis helikopteri geçmekteymiş. Helikopterdekiler olayı merkeze bildirmişler:

- Efendim bir Ferrari ile bir Porche kapışıyor Anadol takside onları geçmeye çalışıyor, demiş.


Bil Bakalım


Şakacı bir pilot iniş yaparken, her seferinde kuleye:
- Bilin bakalım ben kimim? Der. Kuledekiler çok sinir olur. Bir gece pilot yine:
- Bilin bakalım ben kimim? Der. Kuledekiler de ışıkları söndürür.
- Bil bakalım pist nerede?


Üç Tembel Çocuk



Bir gün adamın biri en büyük oğlundan su istemiş.
Oğlu da "Öf baba, her şeyi benden istiyorsun, işim var." deyip vermemiş.
Ortanca oğluna "Oğlum sen ver." demiş.
Ortanca oğlu da "Abime söz geçiremedin benden mi istiyorsun?" demiş ve vermemiş.
En küçük oğlu da babasına demiş ki:
- Baba sen bu iki terbiyesize bakma, kalk bir bardak sen iç bir bardak da bana ver.


Ben Ne Yapıyorum!

Bizim Temel’le Dursun Almanya’da bir gün arabayla gezmeye çıkarlar... Tabii otobandan giderken alışmışlar burda suratli gitmeye. Dursun tahrik eder:
- Ula bas kaza nerdeyse at arabasi bize yetişecek.
Temel bu dururmu. Hız sınırını çoktan aşmıştır. Birden yoldan çıkıp yokuştan aşağı ağaçların arasına paldur küldür giderken Dursun atılır:
- Ula ne oldi eyi giderken birden sallanmaya başladuk.
Temel heyecanla:
- Ula Dursun, sorma önüme bi köpek çikti...
Dursun:
- Ula uşağum ezseydun oni da geçseydun...
Temel:
- Ula ben neye uğraşıyorum zannedeysun


Telefon Direği



Bizim Temel, Amerikalı ve İngiliz’le telefon direği dikme ihalesine girmiş. Müdür şöyle bir öneri getirmiş:
-Hepiniz aynı teklifi verdiniz ama bizim için sürat önemli. Bir yarışma yapalım, kim daha çok direk dikerse ihaleyi o alacak...
Üçüne de 5 saat süre ve yeterince direk verilmiş. Amerikalı 40, İngiliz 50, Temel de sadece 4 direk dikmiş. Müdür kızmış:
-Nasıl olur, bak diğerleri bir sürü direk dikmiş...
- Mudür bey siz onların diktuğu direkleri görmedunuz... Nerdeyse tamami dişarda


Çimse Yok Mi?



Temel, bir gün tarlasından eve dönmektedir. Karadeniz bölgesinin sarp arazisindeki patikada ilerlerken, birden ayağı kayar ve yüzlerce metre derinlikteki uçuruma yuvarlanır. Can havliyle, uçurumdaki bir ağacın dalına tutunur. Aşağıya bakar, metrelerce derinlikte ve dibinde de sivri kayalar. Belki duyan olur da kurtarmaya gelir diye avazı çıktığı kadar bağırır:
- Çimse yok miiii!
Bir kaç kere daha bağırır. Sonunda, ta yukarılardan, gökten bir ses duyar:
- Ey kulum Temel! Düşüp ölsen ne var ki? Seni cennetime koyarım. Eğer emirlerimi yaptıysan, yasaklarımdan kaçındıysan, kul hakkı yemediysen hiç korkma!
Temel şöyle bi düşünür, emirlerden hemen hiçbirini yapmamış, yasakların neredeyse tamamını yapmış, kul hakkı desen sadece Fadime'nin hakkını ödeyemez. Başını kaldırıp, tekrar bağırır:
- Başka çimse yok miiii!


Yanlış E-Posta


Şubat ayının soğuk günlerinde, ikisi de Amerika'nın değişik bölgelerinde, ayrı ayrı iş gezilerinde olan Dursun'la karısı, Florida'da buluşup yaz sıcaklarının yaşandığı bu bölgede, bir kaç gün geçirmeye karar verirler.
Eşi, Dursun'dan önce gider Florida'ya ve ertesi gün için Dursun'a da yer ayırttıktan sonra, ona bir e-posta gönderir. Fakat mesaj, adreste bir harfi yanlış yazdığı için, Dursun yerine, bir gün önce karısı ölen Temel'e gider. Yaşı da epeyce ilerlemiş bulunan Temel, bilgisayar ekranında mesajı okuyunca, korkunç bir çığlık atar ve düşüp bayılır. Zaten çok üzgün olan Temel'in bu çığlığı üzerine ev halkı odaya dolar ve herkes yerde yatan Temel'e yardım için koşuşturmaya başlar.
Temel, bir süre sonra kendine gelir ve niçin çığlık attığını soranlara, bilgisayar ekranını gösterir:

Sevgili Kocacığım,
Bugün, buraya ulaşır ulaşmaz, önce yarın senin gelişinle ilgili tüm işlemleri tamamladım, sonra da bana ayrılan yerime yerleştim. Burası gerçekten de dedikleri gibi çok sıcak... Seni dört gözle bekliyorum... Karın


Kavuk Nerede?



Nasrettin Hocanın mahallesindeki çocuklar, sokak ortasında oyun oynuyorlarmış.

Çocukların oyunu Hocanın da çok hoşuna gitmiş. Eşeğini durdurarak onları seyretmeye başlamış. Bu arada yaramaz çocuklardan birisi Hocanın yanına gelerek, şaka olsun diye vurmuş, Hocanın başındaki kavuğu yere düşürmüş. Çocuklar koşuşmuşlar. Kavuk elden ele dolaşmaya başlamış. Hoca, çocuklara: "Etmeyin çocuklar. Kavukla oynamayın! Ayıptır, yazıktır." demişse de Hocanın sözlerini dinleyen olmamış. Hoca, çocukların söz dinlemediğini görünce, çekip gitmiş. Başı açık olarak eve gelince karısı sormuş.

- Hayrola Hoca Efendi! Kavuğun nerede? Hoca:

- Nerede olacak hatun? Bu gün çocukluğu tuttu. Mahallede çocuklarla oynuyor! demiş.


Penguen



İlginç bir tesadüf sonucu bulduğu penguenin elinden tutup "ne yapacağum buni" diye düşünerek dolaşan Temel, İdris'le karşılaştı.
- Ula Temel nedir bu?
- Bende pilmeyrum da ne yapacağum diye düşüneyrum.
- İlahi Temel düşünecek ne var hayvanat bahçesine götürsene.
Bu fikri beğenen Temel, İdris'in yanından ayrılmıştı. Aradan bir kaç saat geçmişti ki yine karşılaştılar ve Temel'in yanında yine penguen vardı. İdris merakla:
-Uyyy hayvanat bahçesine götürmedinmi oni? diye sorunca, Temel:
- Götürdüm daa şimdide sinemaya götüreyrum.

About Emirhan Adıgüzel

This is a short description in the author block about the author. You edit it by entering text in the "Biographical Info" field in the user admin panel.
    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum :

Yorum Gönder